Geç endam aynasının karşısına,
seyret bacım tepeden tırnağa kendini,
göreyim yılbaşı ağacı gibi süslendiğini
beyaz, yeşil, ışıl ışıl.
İpeklilerin en halisinden olmalı balo elbisen:
Birleşmeli onda
Kafkas şafaklarının ılık pembeliğiyle
Sibirya karlarının yumuşak mavi beyazlığı.
Çorapların örümcek ağından ince,
iskarpinlerin
taze bademiçi kabuğu gibi narin.
Boynunda gerdanlığın olmalı,
pırıldamalı nehir boylarınca kurulan
bütün elektrik istasyonlarının ışığıyla,
onların her birinde
senin ellerinin de mukaddes payı var.
Uçsuz bucaksız ülkende ellerinin şefkatli gücünü duyamamış
ağaç mı, alet mi,
hayvan mı, beşik mi var?
Çapayef'in makineli tüfeğini kimin elleri işletti?
Stalingrad cephesinde uçağın yekesine şahin kanatları gibi
konan eller
senin ellerin değil miydi?
Traktörlerin volanını kimin elleri güvercin kanatları gibi
okşuyor bugün?
Ellerinin vefalı türküsünü duyan avuçlar
ellerini bir daha unutamaz bacım.
Ellerin büyükçe biraz,
ellerin bir hayli yıpranmış,
yani en akıllı alınlar gibi geniş,
kırışık ve harikulade güzel.
Hiçbir kadın bahtiyarlığa senin kadar layık olmadı
ve hiçbir kadın bahtiyarlığını senin gibi paylaşamadı
bahtsızlarla.
Sofran açık bütün halklara.
Ekmeğinden, şarabından tatmıyan var mı?
Senin gibi ev hanımı dünya dünya olalı görülmedi.
Geç endam aynasının karşısına,
seyret bacım tepeden tırnağa kendini
göreyim yılbaşı ağacı gibi süslendiğini
beyaz, yeşil, ışıl ışıl.
Ne olurdu sürmeni ben getirebilseydim sana
İstanbul'umun yıldızlı gecelerinden,
bir nar çiçeği takabilseydim yakana
Bursa bahçelerinden.
Buyur bacım içerde valse bekliyorlar seni.
En büyüh ustalar
en büyük ustalar
en güzel şiirlerini senin valsin için besteledi.
İzin ver öpeyim bacım.
Yeni yılın kutlu olsun Sovyet kadını!