KRONOLOJİ
1902 : 15 Ocak'ta Selânik'te dünyaya gelir.
1913 : "Feryad-ı Vatan" başlığını taşıyan ilk şiirini yazar. Galatasaray
Sultanisi'nde ortaokula başlar.
1914 : Ekonomik nedenlerle Nişantaşı Sultanisi'ne geçer.
1917 : Bahriye Mektebine girer.
1918 : İlk kez bir şiiri yayınlanır. Yeni Mecmua'da yayınlanan bu ilk şiiri
"Hâlâ Servilerde Ağlıyorlar mı" başlığını taşır.
1920 : Bahriye'yi bitirmesine birkaç ay kala sağlık nedeniyle ayrılmak zoruna
kalır. İstanbul işgal altındadır. Arkadaşı Vâ-lâ Nurettin ile birlikte gizlice
Anadolu'ya geçer. Ankara Hükümeti tarafından Bolu'ya öğretmen olarak atanır.
1921 : Azerbaycan üzerinden Moskova'ya gider. Devrimin ilk yıllarına tanık olur.
Ekonomi politik öğrenim görür. Sanat çalışmalarına katılır.
1924 : Moskova'da yayınlanan ilk şiir kitabı "28 Kânunisani" sahnelenir.
12 Mart günü Pravda'da bu gösteri övgüyle yer alır. Türkiye'ye döner ve Aydınlık
Dergisi'nde çalışmaya başlar.
1925 : Ankara İstiklâl Mahkemesi'nde gizli örgüt üyesi olduğu gerekçesiyle yokluğunda
yargılanarak "on beş yıl küreğe konulma cezası" verilir. Bu durum
onun ülkeden ayrılmasına yol açar. Moskova'ya gider.
1926 : Viyana'ya geçerek ileride suçlanmasına konu olarak "parti"
toplantısına katılır. Türk Ceza Kanunu'nun yürürlüğe girmesiyle, "küreğe
konulma" cezası ortadan kalkar.
1927 : Katılmış olduğu "Viyana Konferansı" nedeniyle İstanbul Ceza
Mahkemesi'nde yokluğunda yargılanır. Üç ay hapis cezası verilir.
1928 : Yurda dönmek üzere Moskova'daki Büyükelçiliğe başvurur. Pasaport almak
istemektedir. Ancak kendisine yanıt verilmez bunun üzerine gizlice sınırı geçerse
de Hopa'da yakalanır. İstanbul üzerinden Ankara'ya götürülür. Ankara Ağır Ceza
Mahkemesi'nde, daha önce yokluğunda yapılan yargılamalar yinelenir. Üç ay hapis
cezası verilir. Cezaevinde geçirdiği süre gözönüne alınarak serbest bırakılır.
1929 : Resimli Ay Dergisi'nde çalışır. İlk şiir kitabı "835 Satır"
yayınlanır. Bunu diğerleri izler.
1930 : "Sesini Kaybeden Şehir" başlıklı şiir için dava açılır. Yargıtayca
aklanır.
1931 : "1+1=1", "835 Satır", "Jokond ile Si-Ya-U"
ile bir kez daha "Sesini Kaybeden Şehir" ve "Varan 2" adlı
kitapları hakkında dava açılır. Hepsinden aklanır.
1932 : "Kafatası" oyunu İstanbul Şehir Tiyatrosu'nda sahneye konur.
1933 : "Gece Gelen Telgraf" şiirinden dolayı yargılanır. Altı ay üç
gün hapis cezası verilir. Babası bir kaza sonrası ölür. Onun ölümü üzerine "Hiciv
Vadisinde Bir Tecrübei Kalemiye" başlıklı şiiri yazar. Şiirde babasının
patronu Süreyya Paşa'ya hakaret ettiği gerekçesiyle hakkında dava açılır. Bir
yıl hapis, 200 lira para cezasına çarptırılır. Bu sıralarda "gizli örgüt"
kurduğu savıyla Bursa Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan ayrı bir davada idamı istenir.
Dört yıl ağır hapisle cezalandırılır.
1934 : Cumhuriyetin 10. Yılı nedeniyle çıkarılan af yasasından yararlanır. Serbest
bırakılır.
1936 : Gizli örgüt kurmak ve yönetmek savıyla yargılanır ve aklanır.
1937 : "Simavne Kadısı Oğlu Şeyh Bedrettin Destanı" yayınlanır.
1938 : Askeri öğrencileri isyana teşvik suçlamasıyla da "Donanma"
davaları açılır. Toplam 28 yıl 4 ay ağır hapisle cezalandırılır.
1941 : Bursa'da "Memleketimde İnsan Manzaraları" nı yazmaya başlar.
1943 : Cezaevi arkadaşı Orhan Kemal tahliye olur. Balaban'ın resim çalışmalarına
yardımcı olur, yetişmesini sağlar.
1944 : Karaciğer ve kalp rahatsızlıkları başlar.
1949 : Basında haksız mahkumiyetine ilişkin yazılar artmaya başlar. Ahmet Emin
Yalman, Vatan Gazetesi'nde "Tevfik Fikret ve Nâzım Hikmet" başlığını
taşıyan bir yazı yayımlayarak dikkatleri Nâzım'ın haksız mahkumiyeti çeker.
1950 : Yurt içinde ve dışında çeşitli kuruluşlarca "Nazım'a Özgürlük Kampanyaları"
açılır. Meclis'in gündeminde bulunan Af Kanunu'nu çıkarmadan tatile girmesi
üzerine, Nazım, 8 Nisan'da açlık grevine başlar. Aynı gün, Bursa'dan İstanbul'a
Paşakapısı Cezaevi'ne götürülür. 23 Nisan'da grevini avukatlarının isteği üzerine
geçici olarak durdurur. Ağır hastadır, doktorlar üç ay bir hastanede tedavi
görmesi gerektiğini belirtirler. Ancak durumunda hiçbir değişiklik olmayınca
2 Mayıs'ta yeniden greve başlar. Açlık grevi kamuoyunda büyük yankı uyandırır.
İmza kampanyaları başlatılır. "Nâzım Hikmet adlı bir dergi çıkarılır 9
Mayıs'ta annesi Celile Hanım 10 mayıs'ta şair Orhan Veli, Melih Cevdet ve Oktay
Rıfat açlık grevine başlarlar. 14 Mayıs seçimleri sonucunda ortaya çıkan yeni
durum üzerine, 19 Mayıs'ta greve ara verir. Çıkarılan Genel Af Kanunu'yla serbest
bırakılır. 22 Kasım'da Dünya Barış Konseyi tarafından Pablo Picasso, Paul Robeson,
Wanda Jakubowska ve Pablo Neruda'yla birlikte "Uluslararası Barış Ödülü"nü
almaya hak kazandığı açıklanır. Kendisinin katılamadığı törende ödülünü Neruda
alacaktır.
1951 : Oğlu Memed dünyaya gelir. Askere çağrılır, 49 yaşındadır ve hastadır.
Üstelik askeri okulda öğrenci olarak geçirdiği sürelerin yasa gereği askerliğe
sayılması gerekmektedir. Yaşamına yönelik tehditler üzerine ülkeden ayrılır.
15 Ağustos günü resmi gazetede, Bakanlar Kurulu kararıyla "yurttaşlıktan
çıkarıldığı" duyurulur. Dünya Barış Konseyi'nin bir yıl önce kendisine
verdiği "Uluslararası Barış Ödülünü" Prag'da düzenlenen bir törenle
alır.
1952 : Çine'e gider. Ancak hastalanınca gezisini yarım bırakmak zorunda kalır.
Enfaktüs geçirmiştir. Dört ay yatar. Bundan sonraki yaşamı artık doktor gözetiminde
geçecektir.
1953 : Uluslar arası toplantılara katılmayı sürdürür. "Bir Aşk Masalı"
oyunu Moskova'da sahnelenir. Bunu diğer oyunlarının sahnelenmesi izler.
1958 : Paris'e gider. Aralarında Aragon ve Picasso'nun da bulunduğu çok sayıda
yazar ve sanatçıyla görüşür.
1962 : Sovyet Yazarlar Birliği tarafından 60. yaş günü kutlanır. Yazarlar Evi'nde
düzenlenen gecenin ertesinde Politeknik Müzesi'nde, okuyucuları için ikinci
bir toplantı gerçekleştirilir. Gecenin yöneticiliğini İlya Ehrenburg yapar.
1963 : Afrika'ya, Tanganika'ya gider. "Cenaze Merasimim" başlıklı
şiirini kaleme alır. (Nisan) 3 Haziran sabahı evinde ölür.